Hepimiz sosyal bir varlığız. Topluluk içinde yaşıyor ve çoğu zaman topluluk normlarına göre hareket ediyoruz. Peki hayatımızın rotasını çizerken etrafımızdaki kişilerden ne kadar etkileniyoruz? Bir karar alırken, fikrimizi açıklarken, seçim yaparken sadece kendi düşüncelerimize göre mi harekete geçiyoruz, başkalarının fikir ve düşünceleri de bizi yönlendiriyor mu?
İşte yıllar önce aynı soruları soran ve yanıtını merak edip bilimsel platformda araştırmaya karar veren Psikolog ve sosyal bilim uzmanı Solomon Asch 1951 yılında literatürde “sosyal uyum deneyi” olarak da geçen bir sosyal deney yaptı. Deneyin amacı, toplumda beyan ettiğimiz fikirlerin çevremizdekilerin fikirleriyle uyumunu sorgulamak, bulunduğumuz sosyal çevrenin, etrafımızdaki insanların söylediklerinin bizim verdiğimiz cevapları ve davranışları ne kadar etkilediğini gözlemlemekti.
Bu sosyal deney 18 kez, 12 farklı etapta yapılarak sonuçları karşılaştırıldı. Asch’ın asistanları ve her seferinde dışarıdan bir kişiyle yapılan bu deney ile kişilerin topluluk içerisinde verdiği cevapların grup cevaplarından ne kadar etkilendiği ölçüldü. Deneyin kişinin bulunduğu gruba gruba uyumunun ölçüldüğü etabı şöyleydi. Bir karta farklı boyda üç çizgi çizildi, diğer karta da bu çizgilerden biriyle aynı boyda bir çizgi çekilerek hangi çizgi ile eşit olduğu soruldu. Dışarıdan bakıldığında hemen doğru cevabın verilebileceği cevabın çok net olduğu bu soruda kişilerin grubun fikirleri doğrultusunda cevaplarını değiştirdiği görüldü. Solomon Asch deneyi tasarlarken başta yabancı kişinin gruba güvenini sağlamak için nispeten daha zor sorularda hep birlikte doğru cevabın verilmesini sağlayarak kişinin grubun kararlarına güveni sağlandı. Son etapta bu karttaki çizgilerin hangisi eşit diye sorulduğunda Asch’in asistanlarının hepsi bilinçli olarak yanlış cevabı verdiklerinde dışarıdan gelen deneğin de yanlış cevap verip vermeyeceği tespit edilerek şu sonuçlara ulaşıldı.
Deneyin sonunda dışarıdan gelen katılımcıların %75’inin en az bir kez grubun cevabından etkilenerek gruba uymayı tercih ettiği ve kendi özgür kararını açıklamayıp yanlış cevap verdiği tespit edildi. Üstelik sonradan sorulduğunda bir kısmı yanlış cevap verdiğini bildiği halde gruba uyum sağlamak, eğer yanlış cevap verirse rezil olmamak adına herkesle aynı cevabı vermeyi tercih ettiğini açıkladı. Bir kısmı ise gruptan o kadar etkileniyor ki yanlış düşündüğüne inanıp, doğru cevabın grubun cevabı olduğuna içtenlikle inanıyor. Herkes böyle düşünüyorsa ben yanlış düşünüyorum diye kendini sorguluyor. Deneyde gruptaki kişi sayısının arttıkça kişilerin grubun kararlarına uyumunun daha da arttığı gözlemlenmiş. Ayrıca gruptaki kişilerin statüleri, ünvanları, kıdemleri arttıkça gruba uyum konusunun da arttığı tespit edilmiş.
Deneyin çarpıcı bir sonucu daha var. Eğer grupta kendi gibi düşünen 1 kişi bile varsa gruba uyumun %75’ten %5’lere düştüğü tespit edilmiş. Bu sonuç kişilerin aynı düşüncelere sahip kişilerin yanında özgüveninin hızla arttığını ve kararlarını daha güçlü savunduğunu gösteriyor.
Bu sosyal deneyi derinlemesine düşünüp etrafımızdaki olayları incelediğimizde birçok kişinin kendi düşüncelerini dikkate almayıp bulunduğu toplumun fikir ve düşüncelerine göre karar verdiğini, seçim yaptığını hatta yaşadığını göreceksiniz. Yaşadığımız topluluk ne kadar önemli değil mi…
Özel yaşantımızda olduğu gibi iş hayatında da gruba uyum psikolojisini gözlemleriz. Eğer kurumun saygın, kaliteli, güvenilir, adil, doğa dostu, toplum dostu kurumsal değerleri varsa yöneticileri bu değerlere uygun davranıyor ve bu doğrultuda kararlar alıyorsa beraberinde çalıştığı kişiler de bu değerlere uygun şekilde davranacak ve kararlar alacaktır. Aynı kişinin farklı kültürlere ve değerlere sahip firmalarda farklı davranışlar sergilediğine ve kararlar aldığına da şahit olmuşsunuzdur. Kişi aynıdır ama içinde yaşadığı grubun aklı, tavrı farklıdır ve grup psikolojisinden etkilenmesi insana has doğal bir davranıştır.
Uzmanlar kişinin en çok beraber olduğu 5-6 kişinin ortalaması bir kişiliğe sahip olduğunu söylüyor. Bu durumda birlikte zaman geçirdiğimiz, akıl danıştığımız, sorunlarımızı paylaştığımız kişilerin ne kadar önemli olduğunu bilelim.
Şimdi hepimiz en çok vakit geçirdiği kişilerin dünya görüşlerine, yaşam tarzlarına bir kez daha bakalım ve kendisiyle ne kadar uyumlu olduğumuzu düşünelim. Kararlarımızı alırken etrafımızdan doğru davranışı sergilemek adına ne kadar pozitif veya negatif etkileniyoruz değerlendirelim. Hayatımızı şekillendirmenin bizim olduğu kadar çevremizin de etkisi olduğunu unutmayalım ve buna göre hayatımızı şekillendirelim.