Güven çemberinizde kimler var

Güven duygusu hayatın en temel duygularından. Bu duyguyu gerçek anlamda yaşamayan insanlar için ise hayat çok zor… Güven çemberiniz ne kadar genişse hayatınız o kadar kolay ve akışta olacaktır.

Elle tutulmayan, gözle görülmeyen bir duygu olmasına rağmen aslında birçok insan için somut bir nesne gibi çok nettir “güven” duygusu. Birine, bir kuruma güven duyarsınız ya da duymazsınız. Peki nasıl mı anlayacağız? General Electric'in eski efsane CEO'su Jack Welsh'in dediği gibi "Hissettiğinizde onun ne olduğunu bilirsiniz."

Kendisini güven dolu bir ortamda hisseden, güvenilir ilişkiler yaşayan, gözü kapalı güveneceği insanlar tanıyan, kendisine de güvenildiğini hisseden insanlar sahip oldukları gücün ve mutluluğun farkında mı acaba…

Kurumsal hayatta güven ortamını oluşturmak yöneticilerin en önemli görevlerinden biri. Çalıştığınız ortamı düşünün ve “Ekibinizden veya kurumunuzdan kaç kişinin ipiyle kuyuya inersiniz?” karar verin. Acaba siz kuyunun içindeyken ipi kaç kişi şartlar koşullar ne olursa olsun tutmaya devam ederse onlar sizin güven çemberinizin içindeki ekip arkadaşlarınız. Peki kaç kişi ipi tutmak bile istemez, kaç kişi ipi kendi çıkarları doğrultusunda tutmaktan vazgeçer ya da kaç kişi daha indiğiniz gibi ipi keser ve yok eder. Hepsi için birini örnek veriyorsanız iş hayatı sizin için çok zorlayıcı ve enerjinizi dibe çeken bir ortam olmalı.

Ekip arkadaşlarına güven duymayı kolaylaştıran etmenlerden biri de iş ortamın şeffaf ve güvenilir olmasına bağlı. Güven bağlarının güçlü olduğu bir ortamda dışardan gelen yeni biri de kısa sürede o güven çemberinin içine girer. Kurumsal kültür ve kurumsal yapı güvenli ilişkiler kurmayı destekler ya da zorlaştırır. Çalışanların patrona, yöneticilere, yaptıkları işe güvenmedikleri bir ortamda çalışanların birbirine güven duyması çok zordur.

Toplumlardaki güven duygusu ile ilgili de IPSOS’un 2022 yılında dünya genelinde yaptığı “Güven” araştırmasının çarpıcı sonuçlarını paylaşmak isterim.

Çin ve Hindistan’da toplumun %56’sı insanların güvenilir olduğunu düşünüyor. İnsanlara olan güvenin en az olduğu ülkeler Brezilya, Malezya ve Türkiye. Çalışmanın sonucuna göre, bu üç ülkede insanlara güvenirlik oranı %15’in altında. Türkiye’de insanlara karşı genel güven oranı %14’teyken, erkeklerde topluma karşı güven oranı %18’e yükseliyor. Kadınlarda ise bu oran %10.

Yine bu araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de insanlara karşı güven oranları açısından farklı jenerasyonlar arasında büyük farklılıklar bulunuyor. Ülkemizde, 35 yaş altı insanların diğer insanlara karşı güven oranı %14 iken, 35-49 yaş aralığındaki insanlarda bu oran %7’ye kadar geriliyor. 50 yaş üstü insanlarda ise diğer insanlara güvenme oranı %24’e kadar çıkıyor. Türkiye, 30 ülke arasında, 35-49 yaş aralığındaki insanların topluma karşı olan güven oranının %10’un dahi altında olduğu tek ülke.

Ülkemizde güven ortamının bu kadar düşük olması ise bize son yıllarda yaşadığımız karamsar ortamı açıklıyor zaten. Daha iyi ve mutlu bir hayat yaşamak istiyorsak ülkemizdeki güven ortamını iyileştirmeye yönelik hem devletin, hem kurumların hem de bireylerin üzerine düşen çok görev var.

Güven sonuca değil yaşadığınız sürece bağlı olarak ortaya çıkan bir duygu. Siz o sonuca ulaşırken neler yaptınız, kimlere nasıl davrandınız, adil miydiniz, şeffaf mıydınız, kendinizi nasıl ifade ettiğiniz bunlar sizlere duyulan güveni inşa eder. Elde ettiğiniz sonuçtan dolayı insanlar size güvenmez, o sonucu elde etme şekliniz güveni inşa eder. Güveni devam ettirmek ise en zor olanı. William Shakespeare’in de dediği gibi “Güven ruh gibidir, terk ettiği bedene asla geri dönmez.”