Bursa, bugün 'sanayi başkenti' olarak anılıyorsa, dünyayla rekabet gücüne sahip şirketlere sahipse, nitelikli işgücünü ihraç eder hale geldiyse, yüksek teknolojinin merkezlerinden biri olduysa, istihdam ve ihracatta adından söz ettirebiliyorsa, bunları 20. yüzyılın ortalarında alınan önemli ekonomik ve stratejik kararlara ve cesur adımlara borçludur.
Bizim gibi toplumlarda ya sermaye gücün olacak, ya da bazı koltuklara başkan sıfatıyla oturacaksın ki tarih seni yazsın. Bursa açısından bakacak olursak, konumuz da sanayileşme olunca; ya BTSO ya da BUSİAD gibi bir kurumun başkanı olursan, değişim ve dönüşüme önderlik edebilirsin. Ancak, hangi kurumda hangi başkan görevde olduğu döneme ait kararları “tek başıma aldım ve hayata geçirdim” diyebilir ki? Kurumların başına talip olanların vizyon sahibi olması gerektiği muhakkak ancak yönetim ekibin ve profesyonel kadron bu vizyonu taşıyacak kapasitede değilse, vizyonunla ancak tek kale maç yaparsın. Her daim büyük kararların ve adımların arkasında vitrine çok çıkmamış, çıkarılmamış fikir adamları vardır. Bunların sıfatı başkan değildir, çoğunun adını bile bilmeyiz. Onların başarıları ve çabaları genellikle başkana yazar. Daha şanslı ve kıymeti bilinenlerin ise belki isimlerini biliriz, hikayelerini de ancak merak edersek öğreniriz.
İşte Ergun Kağıtçıbaşı da Bursa için öyle bir değerdi.
Türkiye'de 1960'lı yılların başında sanayileşmenin ilk ciddi adımının Bursa'da atılması, pilot sanayi adıyla ilk organize sanayi bölgesinin kurulması, Koç Grubu'nun TOFAŞ Otomobil Fabrikası yatırımı için lokasyon olarak Bursa'yı seçmesinin ardındaki isim Ergun Kağıtçıbaşı'ydı şüphesiz.
1960'lı yıllarda ilk sanayi bölgesinin Bursa'da kurulması, takdir edersiniz ki sadece bir ekonomi tarihi bilgisi değildir. Bu kentin dönüşümünün ilk büyük adımıdır. Mahalle aralarında birbirinden görüp taklit ederek üretim yaptığını zanneden işadamlarının sanayiciye dönüşmesinin hikayesidir. İşadamını da, yaptığı üretimi de yerelden evrensele taşıyan bir hamledir. Evet, sanayileşme sürecinin eleştirilebilecek birçok yönü de var; hızlı ve kontrolsüz nüfus artışı ve tarım arazilerinin korunamaması gibi. Ama kabul edelim ki Bursa, sanayileşmede öncülük etmeseydi, bugün bu büyüklüğe ve zenginliğe ulaşamayacaktı.
Bursa'nın sanayileşmeye hazırlıksız yakalandığı veya sanayileşme karşıtı bazı eleştirilere cevap niteliğinde olduğunu düşünerek, Kağıtçıbaşı'nın anılarını derleyen Sevgili Sevinç Feyzioğlu'nun Dibace'nin Ertesi Günü kitabından şu yorumu özellikle burada paylaşmak isterim:
“Bursa'nın sanayileşmesinde önemli roller üstlenmiş biri olarak, Bursa'nın ödediği bedelin çok da ağır olmadığına inanıyordu. Dahası, Bursa'nın diğer illere göre şanslı olduğunu bile düşünüyordu. Çünkü Bursalılar, Türkiye için ilk olan 'organize sanayi bölgesi' kavramını pratiğe dönüştürerek, sanayi dalgasına karşı adeta bir 'dalgakıran' oluşturmuşlardı. Bursa o günlerde sanayileşmeyi Organize Sanayi Bölgesi'ne çekemeseydi Ova'nın çok daha kötü durumda olacağına kesin gözüyle bakılabilirdi. Organize Sanayi Bölgesi'nin kuruluş sürecinde yer alan kuşak, bu nedenledir ki, bölgeyi tam bir 'beraat fermanı' olarak kabul ediyordu. Sanayileşmenin istendiği, işsizlere iş yaratmanın kutsandığı o günün koşullarında farklı bir tavrın, vatana ihanetle bir sayılabileceğini görür gibi oluyordu.”
KAĞITÇIBAŞI İSMİ OSB'YE YAKIŞIR
Milli görev bilinciyle ülkemize ilk organize sanayi bölgesini kazandıran, bu süreçte önemli bir emeği bulunan, BTSO'nun 33 yıl genel sekreterliği görevini başarıyla yürüten, tavizsiz ve adil bir hukuk adamı olan Bursa sevdalısı Ergun Kağıtçıbaşı'na Bursa'nın ve Bursa Organize Sanayi Bölgesi'nin manevi bir borcu kaldığını düşünüyorum. Keşke hayattayken bu borç ödenebilseydi. Bursa OSB'de bir caddeye, sokağa veya bir binaya Ergun Kağıtçıbaşı isminin verilmesi güzel bir ahde vefa örneği olacaktır. Naçizane önerimi, eminim bugüne kadar düşünen ve/veya destekleyen bir çok insan olmuştur/olacaktır. Bu, hayata geçirilse Ergun Kağıtçıbaşı'nın değerine çok şey katmaz elbette, aksine geçirilmezse Bursa Organize Sanayi Bölgesi eksik kalır.
Ergun Bey, bir fikir adamı olarak, ortak akılda değerini zaten ispatlamış, gönüllerde yerini zaten almıştır.
28 Mart 2025 tarihinde, kaybettiğimiz Değerli Büyüğümüz Ergun Kağıtçıbaşı'nın ardından çok güzel ve kıymetli şeyler söylendi. Onu en iyi tanımlayan cümleyi, 'Bursa sanayisi hafızasını kaybetti' diyerek Değerli Süleyman Işık kurdu. Ancak Ergun Beyi tanıyanlar bunu çok iyi anlayacaktır. O, mükemmelliyetçiliği, beyefendiliği, bilgi birikimi ve müthiş hafızasıyla hem Bursa sanayisini, Ali Osman Sönmez gibi güçlü bir karakterin başkanlık ettiği bir dönemde BTSO bünyesindeki Bursalı işadamı ve sanayicileri, yönetiminde olduğu Bursa Çimento, Bursa Beton, Çemtaş gibi şirketlerini, altında çalışan yüzlerce insanı, görev aldığı sivil toplum örgütlerini ve ailesini adeta bir orkestra şefi gibi ahenkle yönetmeyi bilmiş bir isimdir.
Bu şehirden bir Ergun Kağıtçıbaşı geçti, minnetle...