Kısa bir merhaba ile yazıma başlamak istiyorum. 1991 yılından bu yana bu şehirde 'yaşamayı tercih etmiş' bir kentli, 1994 yılından bu yana gazetecilik, editörlük, kurumsal iletişim yöneticiliği gibi masanın her iki tarafında da rol almış bir kadın olarak yazı yazmak her zaman hayatımın vazgeçilmez bir parçası oldu. Yerel ve uusal gazetelerdeki muhabirlik, editörlük ve köşe yazarlığı tecrübemi yıllara vurduğumda çok uzun olmasa da, 28 yıllık profesyonel iş hayatımın nerede tamamında yazı yazdım. Kimi zaman kurumun adına, kimi zaman gölge yazar olarak, kimi zaman da kendi blogumda, deneme yazılarımda eyleşmek için...
Uzun lafın kısası hayatımda hep yazı vardı ve bundan sonra da yazdıklarımı, okumaya hala kıymet verenlerle paylaşmak için buradayım.
Büyükşehir Belediyesi'nin Nâzım Rotası Projesi, beni yeniden yazma yolculuğuna çıkarmak için motive etti. Nazım Hikmet’in Bursa’daki ayak izleri bir rotaya yerleştirilmiş, Şairin Bursa Cezaevinde kaldığı yıllarda çoğu zaman jandarma eşliğinde götürüldüğü ve belli bir süre zaman geçirdiği, kimi zaman eserlerini kaleme aldığı Bursa’daki mekânlar Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından bir kültür rotası hâline getirilmiş. Ayakta alkışlıyorum.
Bu hakikatli bir fikir ve sosyal medya gördüğüm kadarıyla işin içine gençler de dahil edilmiş, bana denk gelen genç bir influencer, Proje daha kamuoyuna tanıtılmadan Bursa’da Nâzım’ın izleriyle bir gün geçirmek isteyenlere Nâzım Rotasını tavsiye ediyordu. Bu iş Güney Özkılınç'ın başkanı olduğu Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanlığının işi. Bu güzel fikir ve rotanın Bursa'nın yıllardır inşa edilemeyen marka algısına önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Ancak, kent ve kentli tarafından gerçekten sahip çıkılması çok önemli. Aksi takdirde akibeti pek çok benzeri gibi ağzına kadar dolu 'güzel fikirler çöplüğü' olacaktır. Beşeri sermayemizi, o güzel beyinlerden çıkan muhteşem fikirleri, emek harcayanları, harcanan vakti ve nakdi sermayeyi heba etmemek; bu tür projelerin, dostlar alışverişte görsün mantığıyla değil 'yap-sahip çık' mantığıyla yapılmasıyla sürdürülebileceği aşikardır.
Yıllardır memleketin birçok kentinde marka şehir projeleri üretiledursun, neredeyse hiçbirinin tam anlamıyla başarılı olamadığını hepimiz biliyoruz. Hatta size şimdi Bursa adına üretilen ve benim de o yıllarda içinde olduğum eski bir projeden örnek vermek istiyorum. Hafta Sonu Bursaya Projesi'ni 2008-2009 yıllarında BTSO olarak hayata geçirdik. Marka Danışmanlığını Güven Borça ve Serhan Ok'un yaptığı, İletişim Danışmanlığı tarafında Ali Saydam ve ekibiyle sıkı mesai yaparak çalıştığımız ve uzun soluklu olacağına inandığımız bir marka kent projesiydi...
Ne hedeflemiştik? Çok basitti aslında; Bursa'nın kent turizmi pazarından pay almasını sağlamak ve marka kent vurgusunu pekiştirmek... Aylarca Bursa'nın tarihi, kültürel ve doğal potansiyelini masaya yatırdık, hem kentin hem de Projenin ayrı ayrı SWOT analizlerini yaparak, Bursa'nın "Türkiye'de hafta sonu turizmini başlatan ilk şehir olma"sının en doğru çıkış noktası olacağını düşündük. Çünkü, Bursa'ya direkt havayolu ulaşımının olmaması ve İstanbula yakınlığı en önemli zayıf yönleri arasında yer alıyordu.Dolayısıyla hafta sonu, bir veya iki gece konaklamalı turistik gezilerin marka kent algısına katkı sağlayacağına inandık. BTSO adına bu projeyi paydaşlarımızla birlikte ulusal çapta yürüttük ve tahmin edeceğiniz gibi ciddi bütçeler de ayrıldı. Paydaşlarımız dedim cümle arasında dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Bursa Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, GÜMTOB,Uludağ Gazoz, Erikli, Kamil Koç Otobüsleri, Kafkas markası gibi şu anda aklıma gelen birçok paydaşımız vardı. Ama hepsi kağıt üzerindeydi. Maalesef, proje tanıtımına dönemin Valisi, Belediye başkanı dahi katılmadığı gibi bu büyük kurumlar temsil bile edilmedi. Markalara gelince, sadece etkinlik günlerinde birkaç kasa ürün göndermeyi marka itibarına katkıdan saydılar. Proje kapsamında onlarca şehirde tanıtım yapıldı, Bursa markaları ve değerleri tırla bu şehirlere gidip, tanıtım günleri gerçekleştirildi. Ve uygulandığının ertesi sene 'güzel fikirler çöplüğü'nün en nadide köşesinde yerini alan bu Projeye gerçek anlamda yazık oldu. Emek,vakit ve nakite ziyan oldu.
Başarı hikayeleri kadar başarısızlık hikayeleri de yeni çalışmalara rehberlik edebilir kanaatindeyim. Nazım Rotası'nın sapmaması için geçmişten bu minik deneyim aktarımını kentlilik bilincim gereği borcum saydım ve anlattım.
Nazım Rotasının, Bursa marka algısı için güçlü ve sürdürülebilir bir adım olması dileklerimle.