SHURA’dan dikkat çeken rapor: Rüzgar ve güneşle, milyar dolarlık tasarruf imkanı!
SHURA’dan dikkat çeken rapor: Rüzgar ve güneşle, milyar dolarlık tasarruf imkanı!
SHURA Enerji Dönüşüm Merkezi, Türkiye’de elektrik üretiminde, doğalgaz ve kömür yerine iki kat rüzgar ve güneş enerjisi kurulu gücüne sahip olması durumunda, ülkenin kazanımlarını araştırdı.
Haber Giriş Tarihi: 30.05.2023 13:37
Haber Güncellenme Tarihi: 30.05.2023 13:37
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.kadinveekonomi.com
DÖRT ALANDA ÖNEMLİ FARK
Raporda temel olarak, “piyasa maliyetleri, ithal yakıt maliyetleri, doğalgaz sübvansiyon değerleri ve karbon emisyonları” alanlarındaki gerçekleşen veriler, iki farklı senaryoyla karşılaştırıldı. Analiz sonuçlarına göre, rüzgâr ve güneşten elektrik üretiminin fazla olması durumunda sistemin hem ekonomik hem de çevresel bütüncül faydalar edineceği açık bir şekilde ortaya çıkıyor.
SENARYOLAR
Senaryo: Rüzgar ve güneşle elektrik ürettiğimizde:
“Rüzgar ve Güneşin Fazla Olduğu Senaryo” kapsamında 2021 yılı başı itibarıyla rüzgâr ve güneş enerjisi kurulu gücünün her birinin 20 GW seviyesinde olduğu varsayıldı. 2022 yılı için gerçekleşen kapasite girişleri de aylık olarak modele girdi olarak sağlandı. Bahsi geçen kurulu güçlere, geçmiş ön lisans (YEKDEM kapsamında) ve YEKA ihalelerinde dağıtılan kapasitelerin başarıyla devreye alınmış ve benzer yeni ihalelerin yürütülmüş olduğu varsayımları ile ulaşıldı. Elektrik talebi, yakıt maliyetleri ve diğer kaynakların kurulu gücü gibi etmenler ise gerçekleşen seviyeleriyle aynı olarak kullanıldı.
Senaryo: Fosil yakıtlarla elektrik ürettiğimizde:
“Rüzgâr ve Güneşin Olmadığı Senaryo” kapsamında ise rüzgâr ve güneş yatırımlarının gerçekleşmediği, bunların yerine gerçekleştirilememiş termik enerji santral projelerinin işletmeye alınmış olduğu varsayıldı. Bu amaçla geçmiş proje ilerleme raporları incelenerek, buradaki verilerden hareketle senaryo içerisinde yaklaşık 3,1 GW ek doğal gaz, 3,3 GW ek yerli kömür ve 4,5 GW ek ithal kömür santralinin devrede olduğu varsayıldı.
PİYASA MALİYETLERİNDE YÜZDE 30’A VARAN DÜŞÜŞ
2022 yılı için gerçekleşmiş ve söz konusu iki senaryo kapsamında piyasa takas fiyatlarının (PTF), YEKDEM ve piyasa maliyetlerinde de çok önemli değişiklikler yaşanacağı öngörüldü. Raporun en dikkat çekici sonuçlarından biri, rüzgâr ve güneşin fazla olduğu senaryoda hesaplanan piyasa maliyetlerinin, aynı dönemde gerçekleşmiş reel maliyetlerin yüzde 24,7 altında seyretmesi oldu. Rüzgâr ve güneşin olmadığı senaryoda ise, yerli kömür kaynaklı üretimin artmasına rağmen, emtia fiyatlarındaki artışın piyasa maliyetlerini yüzde 3,6 oranında artırdığı görüldü. Tam rakamlarla elde edilen sonuçlara göre, piyasa maliyetleri 2022 yılı için reel durumda 2.257 TL/MWh seviyesinde gerçekleşirken, rüzgâr ve güneşin fazla olduğu senaryoda bu maliyet 1.699 TL/ MWh seviyesine düştü. Rüzgâr ve güneşin olmadığı senaryo için ise aynı değer 2.338 TL/MWh’e yükseldi. Burada da yenilenebilir enerji üretimindeki artışın, piyasa maliyetleri üzerindeki düşürücü etkisi net bir şekilde görüldü.
Ardından kurgulanmış iki farklı senaryo ile parametrik olarak karşılaştırılmalı bir inceleme yaptı. Bu senaryolardan ilki, rüzgar ve güneş enerjisinin elektrik üretimindeki kurulu gücünün 2022 yılı seviyelerine kıyasla iki katına çıkarıldığına dayanıyor. Bir başka deyişle, rapordaki adıyla “rüzgar ve güneşin fazla olduğu senaryo” kapsamında, rüzgâr ve güneş enerjisi kurulu kapasitelerinin her birinin 20 GW, toplamda 43 GW seviyesinde olacağı varsayıldı. “Rüzgar ve güneşin olmadığı senaryo” olan ikinci durumda ise, mevcut güneş ve rüzgâr kapasitesi yerine, doğal gaz, ithal kömür ve yerli kömür gibi termik santrallerin kapasitesinin daha yüksek olduğuna göre modelleme yapıldı. Bu ikinci senaryoda, sistemde hiç güneş ve rüzgâr enerjisi santrali olmadığı varsayılarak, oluşan üretim açığı geçmiş dönemde planlanmasına rağmen faaliyete geçmemiş çeşitli fosil yakıtlı elektrik üretim tesisi kapasitesi ile giderildi. Bu arada yenilenebilir enerjinin daha yüksek kapasitede olduğu senaryoda, YEKDEM ve YEKA ihalelerinde lisans almış fakat farklı nedenlerle yapımı geciken veya lisansı iptal olan kapasite stoğu da dikkate alındı. Nihayetinde incelenen her iki senaryo için değerlendirilen varsayımlar, geriye dönük olarak çalıştırılan model üzerine yansıtıldı.
ZAMLAR SONRASINDA FARK ARTTI
Öte yandan, modellemeye geçen yıl Eylül ayında doğal gaz tarifelerine yapılan zam da eklendiğinde, geçen yıl son 4 ayında bu senaryoda ortalama maliyet düşüşü reel duruma kıyasla yüzde 30’lara yaklaşıyor. Doğal gaz tarifelerinin en üst seviyeye ulaştığı 2022 yılının son 4 ayı için “Rüzgâr ve Güneşin Olmadığı Senaryo’da” ise piyasa maliyetleri reel değerlerin yüzde 6 üzerinde gerçekleşti.
10 MİLYAR DOLARLIK TASARRUF MÜMKÜN
Türkiye’nin elektrik üretiminde doğal gaz ve ithal kömürün oldukça büyük bir payı bulunuyor. Bu kaynaklardan elektrik üretmek için gerekli doğal gaz ve linyit harici kömürün ithal edilmesi nedeniyle elektrik üretim portföyünde bu kaynakların payı ne kadar düşürülürse ithal yakıt maliyeti de o oranda düşecektir. SHURA’nın çalışması kapsamında incelenmiş ve modellenmiş iki senaryonun sonuçları, ithal yakıt maliyetleri açısından da çok önemli sonuçları ortaya koydu. Rüzgâr ve güneşin fazla olduğu durumda, ithal yakıt maliyetlerinde önemli bir tasarrufun elde edilebileceği görülüyor. Öte yandan, rüzgâr ve güneşin olmadığı senaryoda, yerli kömür üretiminde artış olmasına rağmen asıl olarak doğal gaz ve ithal kömür kapasitelerindeki artışla nedeniyle enerji ithalatının da arttığı görülüyor. Artan yenilenebilir enerji kurulu gücünün, ithal yakıt maliyetlerini azaltmada ve cari açığın düşürülmesinde oldukça etkili olacağı net bir şekilde ortaya konmuş durumda. Bu etki emtia fiyatlarında gözlemlenen yüksek artış dönemlerinde daha da önemli bir hale geliyor. Rakamlarla ifade edildiğinde, çalışmada, enerji fiyatlarında hızlı bir artışın gerçekleştiği 2022 yılında, ithalat maliyetinin 18,6 milyar dolar olduğu hesaplanırken, rüzgâr ve güneşin fazla olduğu senaryoda maliyetler 8,3 milyar dolara düşüyor. Rüzgâr ve güneşin olmadığı senaryoda ise 21 milyar dolara çıkacağı öngörülüyor. Bir başka deyişle, rüzgar ve güneşin fazla olduğu senaryonun uygulanması durumunda Türkiye’nin ithal yakıt maliyetlerinde 10,3 milyar dolar ülke ekonomisine kazandırılabildiği görülüyor. Fosil yakıt kullanıldığındaysa, bütçeye yaklaşık 2,5 milyar dolarlık ek ithalat maliyeti ortaya çıkıyor.
3,1 MİLYAR DOLAR SÜBVANSİYON CEPTE
Türkiye’nin ithal ettiği doğal gaz için her ay kullanım bazlı tarifeler belirleniyor ve doğal gaz satışı bu tarifeler üzerinden yapılıyor. SHURA, çalışma kapsamındaki senaryolarda elektrik üretiminde kullanılan doğal gazın tedarik maliyetlerini de analiz etti. İthal yakıt maliyetlerindeki değişimler nedeniyle zaman zaman elektrik santrallerine sübvansiyon sağlanarak, bu durumun piyasaya etkisi azaltılmaya çalışılırken, bu sübvansiyon maliyetleri kamu bütçesinden karşılanıyor. Son dönemdeki maliyet artışları, uygulanan sübvansiyonlarla tamamen piyasaya yansıtılmadı. Türkiye’nin ithalat maliyetleri boru gazına kıyasla daha pahalı olan LNG yoluyla tedarik ettiği doğal gazın oranına bağlı olarak da artıyor. Çalışmada, yenilenebilir enerjinin kurulu güçteki artışla birlikte, ithal yakıta olan bağımlılık azalacağından, sübvansiyon maliyetleri de azalacaktır. Çalışmada, 2022 yılında elektrik sektörüne satılan doğal gaz için toplam 1,9 milyar dolar sübvansiyon uygulandığı hesaplandı. Rüzgâr ve Güneşin Olmadığı Senaryoda hesaplanan toplam doğal gaz tüketiminin, reel verilerden 2 milyar metreküp daha fazla gerçekleştiği görülürken, fosil yakıt kurgusunda bu miktar var olan kontratlara dahil edilerek hesaplandı. Bu doğrultuda hesaplanan birim doğal gaz maliyetleri ve elektrik üretiminde kullanılan doğal gaz hacmi üzerinden toplam sübvansiyon miktarı da aylık olarak hesaplandı. Elde edilen sonuca göre, sübvansiyon maliyeti, Rüzgar ve güneşin olmadığı senaryoda 2,2 milyar dolara çıkıyor. Rüzgâr ve Güneşin Fazla Olduğu Senaryo’da ise 1,2 milyar dolar sübvansiyon maliyetinden kurtulma imkanı elde ediliyor. Bir başka deyişle, doğalgaz için sağlanan 1,9 milyar dolarlık sübvansiyona hiç gerek kalmazken, ilaveten 1,2 milyar dolarlık sübvansiyondan da kurtulmuş olabileceğimiz hesaplandı. Böylece daha fazla rüzgar ve güneş enerjisi ile elektrik piyasasındaki 3,1 milyar dolarlık ekonomik fayda sağlanabilirdi.
EMİSYONLARDA BÜYÜK DÜŞÜŞ
Türkiye’nin elektrik üretimi kaynaklı sera gazı emisyonları, 2018 yılında 150 milyon ton karbondioksit eşdeğerine (mt CO2e) yükselerek ölçülmüş en yüksek değerine ulaşmıştı. Elektrik sektörü kaynaklı emisyonlar 2018 sonrasındaki iki yılda ise bir düşüş trendine girdi. Bu düşüşün arkasında 2019’da hidroelektrik santrallerinden rekor düzeydeki elektrik üretimi ile fosil yakıt kaynaklı üretimin gerilemesi, 2020’de Kovid-19 pandemisinin etkisiyle elektrik talebindeki düşüş ve buna bağlı olarak elektrik üretimine bağlı sera gazı emisyonlarındaki gerileme yer aldı. Ancak salgın sonrası normalleşmeyle birlikte emisyonlarda hızlı bir artış olması bekleniyor. SHURA’nın simülasyon çalışmalarında, 2022 yılı için muhtemel emisyon miktarı 148,6 mt CO2e seviyesinde olduğu hesaplandı. Ayrıca Rüzgâr ve Güneşin Fazla Olduğu Senaryoda emisyonlar, 2022’ye kıyasla yüzde 21,4 düşerek, 116,8 mt CO2e olduğu görülüyor. Rüzgâr ve güneşin olmadığı senaryoda ise 2022 için elektrik üretimi kaynaklı emisyon değeri ise 196,8 mt CO2e seviyesinde hesaplanırken, emisyonlarda yüzde 32,4 artış öngörülüyor. SHURA’nın araştırma ekibinin, önümüzdeki döneme dair en önemli yol haritalarından biri ise, politikadaki eksikliklerin giderilmesi oldu. Geçmiş dönemde yenilenebilir enerji santrallerine verilen teşvikler bu kaynakların kurulu gücünü artırmada önemli bir rol oynamış olsa da politikalardaki bazı eksiklikler ve piyasadaki rekabet koşullarının etkisiyle çoğu projede gecikmeler yaşanmış ya da projeler iptal oldu. Raporda, bütüncül politikalarla birlikte, piyasa koşullarının yenilenebilir enerji yatırımlarının hızlandırılmasını sağlayacak şekilde iyileştirilmesinin, enerji arz güvenliğine, karbon emisyonlarının azalmasına ve Türkiye ekonomisine çok yönlü faydalar sunacağı da vurgulanıyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
SHURA’dan dikkat çeken rapor: Rüzgar ve güneşle, milyar dolarlık tasarruf imkanı!
SHURA Enerji Dönüşüm Merkezi, Türkiye’de elektrik üretiminde, doğalgaz ve kömür yerine iki kat rüzgar ve güneş enerjisi kurulu gücüne sahip olması durumunda, ülkenin kazanımlarını araştırdı.
DÖRT ALANDA ÖNEMLİ FARK
Raporda temel olarak, “piyasa maliyetleri, ithal yakıt maliyetleri, doğalgaz sübvansiyon değerleri ve karbon emisyonları” alanlarındaki gerçekleşen veriler, iki farklı senaryoyla karşılaştırıldı. Analiz sonuçlarına göre, rüzgâr ve güneşten elektrik üretiminin fazla olması durumunda sistemin hem ekonomik hem de çevresel bütüncül faydalar edineceği açık bir şekilde ortaya çıkıyor.
SENARYOLAR
Senaryo: Rüzgar ve güneşle elektrik ürettiğimizde:
“Rüzgar ve Güneşin Fazla Olduğu Senaryo” kapsamında 2021 yılı başı itibarıyla rüzgâr ve güneş enerjisi kurulu gücünün her birinin 20 GW seviyesinde olduğu varsayıldı. 2022 yılı için gerçekleşen kapasite girişleri de aylık olarak modele girdi olarak sağlandı. Bahsi geçen kurulu güçlere, geçmiş ön lisans (YEKDEM kapsamında) ve YEKA ihalelerinde dağıtılan kapasitelerin başarıyla devreye alınmış ve benzer yeni ihalelerin yürütülmüş olduğu varsayımları ile ulaşıldı. Elektrik talebi, yakıt maliyetleri ve diğer kaynakların kurulu gücü gibi etmenler ise gerçekleşen seviyeleriyle aynı olarak kullanıldı.
Senaryo: Fosil yakıtlarla elektrik ürettiğimizde:
“Rüzgâr ve Güneşin Olmadığı Senaryo” kapsamında ise rüzgâr ve güneş yatırımlarının gerçekleşmediği, bunların yerine gerçekleştirilememiş termik enerji santral projelerinin işletmeye alınmış olduğu varsayıldı. Bu amaçla geçmiş proje ilerleme raporları incelenerek, buradaki verilerden hareketle senaryo içerisinde yaklaşık 3,1 GW ek doğal gaz, 3,3 GW ek yerli kömür ve 4,5 GW ek ithal kömür santralinin devrede olduğu varsayıldı.
PİYASA MALİYETLERİNDE YÜZDE 30’A VARAN DÜŞÜŞ
2022 yılı için gerçekleşmiş ve söz konusu iki senaryo kapsamında piyasa takas fiyatlarının (PTF), YEKDEM ve piyasa maliyetlerinde de çok önemli değişiklikler yaşanacağı öngörüldü. Raporun en dikkat çekici sonuçlarından biri, rüzgâr ve güneşin fazla olduğu senaryoda hesaplanan piyasa maliyetlerinin, aynı dönemde gerçekleşmiş reel maliyetlerin yüzde 24,7 altında seyretmesi oldu. Rüzgâr ve güneşin olmadığı senaryoda ise, yerli kömür kaynaklı üretimin artmasına rağmen, emtia fiyatlarındaki artışın piyasa maliyetlerini yüzde 3,6 oranında artırdığı görüldü. Tam rakamlarla elde edilen sonuçlara göre, piyasa maliyetleri 2022 yılı için reel durumda 2.257 TL/MWh seviyesinde gerçekleşirken, rüzgâr ve güneşin fazla olduğu senaryoda bu maliyet 1.699 TL/ MWh seviyesine düştü. Rüzgâr ve güneşin olmadığı senaryo için ise aynı değer 2.338 TL/MWh’e yükseldi. Burada da yenilenebilir enerji üretimindeki artışın, piyasa maliyetleri üzerindeki düşürücü etkisi net bir şekilde görüldü.
Ardından kurgulanmış iki farklı senaryo ile parametrik olarak karşılaştırılmalı bir inceleme yaptı. Bu senaryolardan ilki, rüzgar ve güneş enerjisinin elektrik üretimindeki kurulu gücünün 2022 yılı seviyelerine kıyasla iki katına çıkarıldığına dayanıyor. Bir başka deyişle, rapordaki adıyla “rüzgar ve güneşin fazla olduğu senaryo” kapsamında, rüzgâr ve güneş enerjisi kurulu kapasitelerinin her birinin 20 GW, toplamda 43 GW seviyesinde olacağı varsayıldı. “Rüzgar ve güneşin olmadığı senaryo” olan ikinci durumda ise, mevcut güneş ve rüzgâr kapasitesi yerine, doğal gaz, ithal kömür ve yerli kömür gibi termik santrallerin kapasitesinin daha yüksek olduğuna göre modelleme yapıldı. Bu ikinci senaryoda, sistemde hiç güneş ve rüzgâr enerjisi santrali olmadığı varsayılarak, oluşan üretim açığı geçmiş dönemde planlanmasına rağmen faaliyete geçmemiş çeşitli fosil yakıtlı elektrik üretim tesisi kapasitesi ile giderildi. Bu arada yenilenebilir enerjinin daha yüksek kapasitede olduğu senaryoda, YEKDEM ve YEKA ihalelerinde lisans almış fakat farklı nedenlerle yapımı geciken veya lisansı iptal olan kapasite stoğu da dikkate alındı. Nihayetinde incelenen her iki senaryo için değerlendirilen varsayımlar, geriye dönük olarak çalıştırılan model üzerine yansıtıldı.
ZAMLAR SONRASINDA FARK ARTTI
Öte yandan, modellemeye geçen yıl Eylül ayında doğal gaz tarifelerine yapılan zam da eklendiğinde, geçen yıl son 4 ayında bu senaryoda ortalama maliyet düşüşü reel duruma kıyasla yüzde 30’lara yaklaşıyor. Doğal gaz tarifelerinin en üst seviyeye ulaştığı 2022 yılının son 4 ayı için “Rüzgâr ve Güneşin Olmadığı Senaryo’da” ise piyasa maliyetleri reel değerlerin yüzde 6 üzerinde gerçekleşti.
10 MİLYAR DOLARLIK TASARRUF MÜMKÜN
Türkiye’nin elektrik üretiminde doğal gaz ve ithal kömürün oldukça büyük bir payı bulunuyor. Bu kaynaklardan elektrik üretmek için gerekli doğal gaz ve linyit harici kömürün ithal edilmesi nedeniyle elektrik üretim portföyünde bu kaynakların payı ne kadar düşürülürse ithal yakıt maliyeti de o oranda düşecektir. SHURA’nın çalışması kapsamında incelenmiş ve modellenmiş iki senaryonun sonuçları, ithal yakıt maliyetleri açısından da çok önemli sonuçları ortaya koydu. Rüzgâr ve güneşin fazla olduğu durumda, ithal yakıt maliyetlerinde önemli bir tasarrufun elde edilebileceği görülüyor. Öte yandan, rüzgâr ve güneşin olmadığı senaryoda, yerli kömür üretiminde artış olmasına rağmen asıl olarak doğal gaz ve ithal kömür kapasitelerindeki artışla nedeniyle enerji ithalatının da arttığı görülüyor. Artan yenilenebilir enerji kurulu gücünün, ithal yakıt maliyetlerini azaltmada ve cari açığın düşürülmesinde oldukça etkili olacağı net bir şekilde ortaya konmuş durumda. Bu etki emtia fiyatlarında gözlemlenen yüksek artış dönemlerinde daha da önemli bir hale geliyor. Rakamlarla ifade edildiğinde, çalışmada, enerji fiyatlarında hızlı bir artışın gerçekleştiği 2022 yılında, ithalat maliyetinin 18,6 milyar dolar olduğu hesaplanırken, rüzgâr ve güneşin fazla olduğu senaryoda maliyetler 8,3 milyar dolara düşüyor. Rüzgâr ve güneşin olmadığı senaryoda ise 21 milyar dolara çıkacağı öngörülüyor. Bir başka deyişle, rüzgar ve güneşin fazla olduğu senaryonun uygulanması durumunda Türkiye’nin ithal yakıt maliyetlerinde 10,3 milyar dolar ülke ekonomisine kazandırılabildiği görülüyor. Fosil yakıt kullanıldığındaysa, bütçeye yaklaşık 2,5 milyar dolarlık ek ithalat maliyeti ortaya çıkıyor.
3,1 MİLYAR DOLAR SÜBVANSİYON CEPTE
Türkiye’nin ithal ettiği doğal gaz için her ay kullanım bazlı tarifeler belirleniyor ve doğal gaz satışı bu tarifeler üzerinden yapılıyor. SHURA, çalışma kapsamındaki senaryolarda elektrik üretiminde kullanılan doğal gazın tedarik maliyetlerini de analiz etti. İthal yakıt maliyetlerindeki değişimler nedeniyle zaman zaman elektrik santrallerine sübvansiyon sağlanarak, bu durumun piyasaya etkisi azaltılmaya çalışılırken, bu sübvansiyon maliyetleri kamu bütçesinden karşılanıyor. Son dönemdeki maliyet artışları, uygulanan sübvansiyonlarla tamamen piyasaya yansıtılmadı. Türkiye’nin ithalat maliyetleri boru gazına kıyasla daha pahalı olan LNG yoluyla tedarik ettiği doğal gazın oranına bağlı olarak da artıyor. Çalışmada, yenilenebilir enerjinin kurulu güçteki artışla birlikte, ithal yakıta olan bağımlılık azalacağından, sübvansiyon maliyetleri de azalacaktır. Çalışmada, 2022 yılında elektrik sektörüne satılan doğal gaz için toplam 1,9 milyar dolar sübvansiyon uygulandığı hesaplandı. Rüzgâr ve Güneşin Olmadığı Senaryoda hesaplanan toplam doğal gaz tüketiminin, reel verilerden 2 milyar metreküp daha fazla gerçekleştiği görülürken, fosil yakıt kurgusunda bu miktar var olan kontratlara dahil edilerek hesaplandı. Bu doğrultuda hesaplanan birim doğal gaz maliyetleri ve elektrik üretiminde kullanılan doğal gaz hacmi üzerinden toplam sübvansiyon miktarı da aylık olarak hesaplandı. Elde edilen sonuca göre, sübvansiyon maliyeti, Rüzgar ve güneşin olmadığı senaryoda 2,2 milyar dolara çıkıyor. Rüzgâr ve Güneşin Fazla Olduğu Senaryo’da ise 1,2 milyar dolar sübvansiyon maliyetinden kurtulma imkanı elde ediliyor. Bir başka deyişle, doğalgaz için sağlanan 1,9 milyar dolarlık sübvansiyona hiç gerek kalmazken, ilaveten 1,2 milyar dolarlık sübvansiyondan da kurtulmuş olabileceğimiz hesaplandı. Böylece daha fazla rüzgar ve güneş enerjisi ile elektrik piyasasındaki 3,1 milyar dolarlık ekonomik fayda sağlanabilirdi.
EMİSYONLARDA BÜYÜK DÜŞÜŞ
Türkiye’nin elektrik üretimi kaynaklı sera gazı emisyonları, 2018 yılında 150 milyon ton karbondioksit eşdeğerine (mt CO2e) yükselerek ölçülmüş en yüksek değerine ulaşmıştı. Elektrik sektörü kaynaklı emisyonlar 2018 sonrasındaki iki yılda ise bir düşüş trendine girdi. Bu düşüşün arkasında 2019’da hidroelektrik santrallerinden rekor düzeydeki elektrik üretimi ile fosil yakıt kaynaklı üretimin gerilemesi, 2020’de Kovid-19 pandemisinin etkisiyle elektrik talebindeki düşüş ve buna bağlı olarak elektrik üretimine bağlı sera gazı emisyonlarındaki gerileme yer aldı. Ancak salgın sonrası normalleşmeyle birlikte emisyonlarda hızlı bir artış olması bekleniyor. SHURA’nın simülasyon çalışmalarında, 2022 yılı için muhtemel emisyon miktarı 148,6 mt CO2e seviyesinde olduğu hesaplandı. Ayrıca Rüzgâr ve Güneşin Fazla Olduğu Senaryoda emisyonlar, 2022’ye kıyasla yüzde 21,4 düşerek, 116,8 mt CO2e olduğu görülüyor. Rüzgâr ve güneşin olmadığı senaryoda ise 2022 için elektrik üretimi kaynaklı emisyon değeri ise 196,8 mt CO2e seviyesinde hesaplanırken, emisyonlarda yüzde 32,4 artış öngörülüyor. SHURA’nın araştırma ekibinin, önümüzdeki döneme dair en önemli yol haritalarından biri ise, politikadaki eksikliklerin giderilmesi oldu. Geçmiş dönemde yenilenebilir enerji santrallerine verilen teşvikler bu kaynakların kurulu gücünü artırmada önemli bir rol oynamış olsa da politikalardaki bazı eksiklikler ve piyasadaki rekabet koşullarının etkisiyle çoğu projede gecikmeler yaşanmış ya da projeler iptal oldu. Raporda, bütüncül politikalarla birlikte, piyasa koşullarının yenilenebilir enerji yatırımlarının hızlandırılmasını sağlayacak şekilde iyileştirilmesinin, enerji arz güvenliğine, karbon emisyonlarının azalmasına ve Türkiye ekonomisine çok yönlü faydalar sunacağı da vurgulanıyor.
En Çok Okunan Haberler
YAZARLARIMIZ Tüm Yazarlarımız